KİTAP DOSYASI: AYNI YILDIZIN ALTINDA (THE FAULT IN OUR STARS)

Yazımı okurken dinlediğiniz şey her neyse, kapatıp yukarıdaki harikalığı dinlemenizi istiyorum. Lütfen. Dinlemiyorsanız da mahsusçuktan dinliyormuş gibi yapın.

Geçenlerde arkadaşıma yılbaşı hediyesi bakmaya gitmiştik ve bolca vaktimiz vardı abimle. Dünyada D&R'ına girmediğim hiçbir alışveriş merkezi bırakmamaya yemin etmişcesine onu D&R'a sürükledim. Yılbaşı yaklaştığından etrafta bir sürü arzu nesnesi sayılabilecek şey vardı, en son kitapların olduğu kısma geldik. Çok satanlar kısmında o zaman gördüm bu kitabı. Bestseller olduğunu gördüğümde arkasını çevirip konusunu okumak istediğimi fark ettim. Beni çok etkilemişti. Ama hemen almadım okumam gereken başka kitaplar ve yapmam gereken işler olduğundan bu kitabı hemen alırsam işi gücü bırakıp buna odaklanacağımı biliyordum. Konusunu az biraz anlatmıştım bir önceki D&R alışverişi yazımda, isterseniz bir tık ederek onu da okuyabilirsiniz. 

Kitaba işte bu sıtaylamla başladım. Bütün gün oturup okuyacak vaktim yoktu ama birkaç saat birkaç saat derken kitap üç güne kalmadan bitti. Puntoları büyük bir de, insanın gözünü korkutmuyor. Bence kitap okumayı sevmeyen biri bile bu kitabı çok sevecek. Hayatımda okuduğum en güzel kitaptı diyebilirim. En güzel ikincisi ise Kürk Mantolu Madonna'ydı. İki kitabın da mavi olması artık kitap seçerken işimi kolaylaştırır diye düşünüyorum.

Umudunu yitirmiş bir kanser hastası Hazel Grace. Evden çıkmayı ve sosyal hayata katılmayı çoğu zaman reddediyor. American Next Top Model izliyor, BiPAP'a bağlı bir şekilde. Palanksifor adlı bir ilaç onun tümörlerinin büyümesini ve yayılmasını önlüyor, ama asla kanserinden onu tamamen kurtaramıyor. Yataktan çıktığı zamanlarda Philip adında solunumunu kolaylaştıran cihazı olmadan ve kanülünü burnuna takmadan uzun süre dayanamıyor. Moral bulmak (!) için gittiği Kanserli Çocuklar İçin Destek Grubu'nda tanıştığı Augustus Waters onun hayata bakış açısını değiştiriyor. 

Gus'ın sigara metaforu, "Peki"leşmeleri, Hazel için harcadığı dilek hakkı, benzinciden onu aradığı bölüm ve kitabın yirminci bölümünden sonrası DEHŞET ÖTESİ GÜZELDİ. İnsanın sahip olabileceği en güzel şey en kötü zamanda gelmek zorunda mı? 

Bu romanın kurgu olduğunu yazar başta da söylemiş, ama ben bir kurguya bu kadar bağlanacağımı ve son elli  (50) sayfasında hüngür hüngür ağlayacağımı hiç bilmiyordum.

Bu kitapta beni en çok etkileyen şey bir kanser hastalığından bahsedilmesi bile olabilir. Teyzem göğüs kanseri ile savaşıyor yedi senedir. Onun neler çektiğini az çok biliyorum, ama hiçbir zaman onu tamamen anlayamayacağım- anlayamayacağız. Onu çok sevsem de hastalığının belirli bir evresinden sonra eski teyzemi özlemeye başladım ve bu aramızda aşılamayan mesafeler oluşturdu. Hala görüşüyoruz yanlış anlamayın, ama telefonda ya da çok nadiren yüz yüze. Bu hastalık insanın kendi hücrelerinden oluşan ve içinde büyüyen düşmanı. Onu öldürmeye çalışırken kendin ölüyorsun.

Bu yazıyı hiçbir zaman okuyamayacaksın -ve okuyup üzülmeni zaten istemem- ama kanserin seni yenmesine asla izin verme Teyzeciğim. 

Yine sulu gözlülüğüm tuttu benim, söyleyeceklerimi unutuyorum. Haziranda bu harika ötesi kitabın filmi çıkacak. Fragmanını aşağıya ekliyorum mutlaka izleyin. Kitabı okumadan filmine gitmeyin, kitap bambaşka bir dünya. Ben kitabın filmini kafamda çoktan çektim, bakalım onlar başarılı olabilmişler mi? Haziranı dört gözle bekliyorum!

Son olarak bu kitap hakkında spoiler vermeden daha ne kadar güzel şey söyleyebilirim bilmiyorum ama bence bilgisayarı telefonu kenara atıp bu kitabı okumaya koşmamın görüntüsünü buraya ekleyebilseydim güzel olurdu.

Seni seviyorum Augustus.

Eğer bu kitabı okuduysanız ya da okumayı düşünüyorsanız, ya da her neyse, bir yorum bırakarak beni mutlu edebilirsiniz. Zaten yeterince üzgünüm, kitap bitti!